Murat Budakoğlu ile basketbol üzerine
Yapı Kredi Spor Kulübü Basketbol Takımımızın başarılı oyun kurucularından Murat Budakoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Merhaba Murat, öncelikle bize biraz kendinden bahseder misin?
Ocak 1975 Ankara doğumluyum, ilk, orta ve lise eğitimimi TED Ankara Koleji’nde tamamladım. Üniversite olarak da Hacettepe Matematik’i bitirdim. 6 yıllık evliyim ve Eren isminde 2,5 yaşında bir oğlum var. Hobilerim arasında Basketbol, Motor Sporları ve Galatasaray ön plandalar.
Aslen doğma büyüme Ankaralıyım ancak “doğduğun yer değil doyduğun yer memleketindir” deyişinden yola çıkarak artık İstanbulluyum demeye başladım.
2000 yılından beri İstanbul’dayım ve Ankara’dan İstanbul’a göç etme sebebim Koçbank’a iş başvurusunda bulunmam ve bana iş teklifi olarak halen görev yapmakta olduğum Sistem Güvenlik bölümüne teklif yapılmasıydı. İstanbul maceram işte bu sebeple 2000 yılında Koçbank ile başlamış oldu.
Koçbank Basketbol Takımında da yer aldın. Takıma girişin nasıl oldu? Koçbank basketbol Takımında yaşadığın ilginç bir anın var mı?
İlk işe başladığım sene hemen basketbol takımının varlığından yine Bilişim Teknolojileri Yönetiminde çalışan Oğuz Günaydın vasıtasıyla haberdar oldum ve takıma katıldım. Antrenmanlar için okullar aradık, her sene farklı bir okul ile anlaştık ama hiç yılmadık. O seneden beri takımda olan Soner Barutçuoğlu arkadaşımız ile de çok anılarımız oldu. Aslında en ilginç anım çok da hoş bir anı değil. Şöyle ki; Soner’in bir maçımız sonrası arabasıyla Cihangir’deki evine giderken arabasında kalbinin sıkışması ve kendisini Alman Hastanesine götürmesiydi. En ilginç olan ise kendisine kalp krizi teşhisi konup 3 damarına stent takılmasına rağmen 1 hafta sonra antrenmanlara, 2 hafta sonrada bizimle maça çıkması olmuştu. Şu anda da yine hastanede farklı bir tedavi gören arkadaşımızı en kısa zamanda tekrar maçlarda yanımızda göreceğimize de bu sebeple hiç kuşkum yok.
Müsabakalara nasıl hazırlanıyorsun? Özel bir hazırlığın var mı? Nelere dikkat edersin?
Öncelikle klasik olarak söylenen “Sporcunun özel hayatına dikkat etmesi gerektiği” tezine katıldığımı ifade edeyim. Ancak benim özel hayatımda maçlarla ilgili en dikkat ettiğim konu maçlara kafa olarak hazır olmak, maçı önceden yaşamak geliyor. Maçlardan önce ağır yemekler yememek, vitamin takviyesi yapmak, özellikle taze sıkılmış portakal suyu içmek ve maça en az 1 saat öncesinden gelerek hazırlanmak da ayrıca dikkat ettiğim konulardan.
Bunlar dışında diğer tüm sporcular gibi sakatlanmamak adına antrenmanlara tam katılım göstermek, antrenmanlar öncesi “streching” dediğimiz ısınma ve gerdirme hareketlerine azami önemi göstermek gibi konular da çok önemli. Belki basit gerdirme hareketleri antrenman öncesi bir an evvel toplu oyuna geçmek isteyen arkadaşlarımıza gereksiz gelse de aslında antrenman sırasında oluşabilecek kas zorlanmaları, lif atmaları gibi sporcu sakatlanmalarının önüne geçmenin en temel yolu çok iyi strech yapılmasıdır.
Yapı Kredi Basketbol Takımı bu sene Business League ve Koç Olimpiyatlarına katılıyor. Sence takım olarak başarılı olabilecek miyiz?
“Takım olarak başarılı olabilecek miyiz?” şeklindeki bu sorunun cevabı aslında soruda gizli. “Takım olmak” başarının en temel yapı taş. Bir takımda iç huzur bulunmuyorsa, birbirine güven yoksa arkadaşlık dostluk yoksa o takımda çok iyi oyuncular olsa dahi o takımın maçlarda başarılı olması çok zor. “Çok iyi bir oyuncu maç kazandırabilir ama ancak çok iyi bir takım şampiyonluk kazandırabilir.” Bu benim basketbola bakış açımı anlatıyor aslında. Eğer takımda iç huzuru sağlayamadıysa, takım olamamışsa ve birbirilerine güvenleri yoksa o takım “takım” olamamıştır ve şahsen o tarz bir takım içinde çok şükür hiç bulunmadım.
Koçbank ile başlayan, sonrasında Koç Finansal Hizmetler ve Yapı Kredi Spor Kulübü olarak devam eden ve 10 senedir içinde bulunduğum banka takımlarında hep bu huzuru sağladık ve hep elbirliği ile sahada mücadele ettik. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Bu açıdan da kendimi şanslı hissettiğimi de söylemem gerekiyor.
Bu sene takımın durumuna gelince;
Şu an takım olarak yine “takım olmak” kavramına çok uygun şekilde iç huzurumuz yerinde. Antrenman ve maçlarımıza devam ediyoruz. Business League’de Garanti ve Şekerbank galibiyetleri takım olmanın getirdiği başarılar oldu. Sahada tek yürek olduk, istedik, savaştık ve kazandık. Umarım bundan sonraki maçlarda da aynı inanç ve güveni sahaya koyar ve takım olmamın gerekliliklerini yerine getirerek Yapı Kredi Spor Kulübüne layık olduğu en iyi yerlere çıkartabiliriz.
Koç Olimpiyatlarına gelince; Business League turnuvası Koç Olimpiyatları açısından da çok iyi bir ön turnuva olmakta. Kesinlikle bu turnuvada da başarıyı yakalayacağımıza inanıyorum.
Bu sezon Basketbol Takımımız için neler diyeceksin?
Takım olarak Soner’in rahatsızlığı sebebiyle uzun oyuncu sıkıntısı çekecek gibi görünsek de yerine oynayacak arkadaşların onu aratmayacağına eminim. Biraz önce anlattığım gibi şu an takımımız tam anlamıyla “TAKIM” oldu ve başarılar çok yakın diyorum.
ÇİM Basketbol Turnuvasında başarıların var. Bahseder misin?
Koçbank yıllarında, Çamlıca İş Merkezi basketbol turnuvalarında da birçok ödül ve madalyamız oldu. “Basketbol her neredeyse ben ordayım” şeklinde her turnuvada vardım diyebilirim. 3’erli takımlar halinde yapılan bu turnuvalar daha çok streetball mantığında oynanan maçlar oluyor ve “takım olmak” bazen yetmeyebiliyor bu tarz maçlarda. Kişisel beceriler 3’er den oynanan maçlarda daha öne çıkıyor ve bireysel yetenek sahibi oyuncular takımlarını sırtlayabiliyor. O açıdan da aslında izleyemeye değer çok spektaküler hareketler de yapıldığı oluyor ve işte “show time” dedirtiyor.
Senin özellikle yabancı ligleri yakından takip ettiğini biliyoruz. Türkiye’de ve yurtdışında örnek aldığın, beğendiğin basketbolcular var mı?
Yabancı ligler deyince akla tabii ki hemen NBA geliyor. Ve tabii ki benim de izlemekten çok keyif aldığım çok özel basketbolcular var. Bunların başında Allen Iverson geliyor. Tarzı, sahaya hükmedişi, takımını hücuma çok iyi kaldırışı beni inanılmaz etkiliyor. Iverson benim bu anlamda idolüm diyebilirim. Ayrıca Rudy Fernandez’in de farklı bir tarzı var, her işi yapabilen özel oyunculardan. Hido da benzer şekilde her durumda inisiyatif alması, her bölgede oynayabiliyor olması sebebiyle keyifle izlediğim NBA yıldızlarından. Gece 03:00’de uykulu gözlerle kalkıp NTV’den NBA maçlarını seyrediyor olduğumu da söylememe gerek yok sanırım. Bunu zaten benim için NBA sever birçok basketbolseverin de yaptığını bizzat biliyorum. Arkadaşlarımla gecenin 4’ünde SMS ile “Hido’nun hareketini gördün mü? Çıldırmış olmalı bu adam” şeklinde mesajlaşmalarımız da oluyor.
Basketbol kariyerini profesyonel anlamda devam ettirebilme şansın olsaydı hangi takımda/ligde oynamak isterdin?
Öncelikle Türkiye’de oynayabilseydim kesinlikle Galatasaray formasını giymeyi çok isterdim. Gönlümde yatan aslan hep Galatasaray oldu. NBA takımlarından birinde oynayabilecek olsaydım kesinlikle tercihim Boston Celtics olurdu. Çünkü Boston Celtics’in Bird-Magic zamanından başlayan Los Angeles Lakers ile yaşadıkları ezeli rekabet benim hep hoşuma gitmiştir. Kesinlikle hep Boston’un Lakers’i yenmesini istemişimdir. Nedeni tam bilmiyorum ancak sanırım Lakers’in tek adam mantığında Kobe Bryant odaklı yapısını sevmiyorum. Takım olarak mücadele eden ekip ruhunu seviyorum. Bu mantığı iş ortamında da uyguluyorum. Başarı için takım olarak çalışılması gerektiğini tüm çalışma arkadaşlarıma iletiyorum ve başarıyı da bu sayede yakaladığımızı düşünüyorum.
Ne zamana kadar basketbol oynayacaksın?
Aslında yaşım 35 ve artık Yapı Kredi bünyesinden 22-23 yaşlarında gençler gelmesini ve benim zorunlu emekliye ayrılmayı çok istiyorum ancak bir türlü Bankamızdan genç yetenekler bulamıyoruz. Bu yüzden de takımdaki görevimi elverdiğince yerine getirmeye çalışacağım.
Yapı Kredi Spor Kulübünün Motor Sporları branşında da aktif görev alıyorsun. Buradaki görevlerinden da bahsedebilir misin?
Sporcu kişiliğimi bir başka hobim olan Motor sporları alanında da gösteriyorum. 2008 yılında Yapı ve Kredi Bankası bünyesinde Motor Sporları Kulübü’nü kurduk ve sonrasında Yapı Kredi Spor Kulübü bünyesinde Motor Sporları Şubesi olarak devam ediyoruz. Go-Kart turnuvaları, ralli eğitimleri, Motosiklet eğitimleri gibi organizasyonlarımız oluyor ve çok keyifli anlar yaşıyoruz. Şahsen hızlı araba kullanmayı çok seviyorum. Hızlı araba kullanma ile tehlikeli araba kullanmayı karıştırmayın çünkü trafik kurallarına son derece dikkat ederim ve otoyollar dışında hızlı araba kullanmam. En azından kullanmamaya dikkat ederim. Adrenalin, hız ve heyecan benim içimde var sanırım.
Motor Sporları Şubesi’ni kurmaktaki amacım ise benim gibi hız, heyecan ve adrenalin tutkunu arkadaşlarla birlik olup güvenli ortamlarda bu arzularımızı pistlerde ortaya çıkarmaktı. Özellikle Volkan Işık ile Ralliye ilk adım eğitimlerine beraber katıldığımız arkadaşlar ile inanılmaz bir deneyim yaşadık. Siz hiç Türkiye Ralli Şampiyonunun yanında co-pilotluk yapıp Körfez pistindeki Pirelli virajını Grup N Palio araç ile “yanlayarak” geçtiniz mi? İnanılmaz keyifli anlardı ve hayatım boyunca unutmayacağım.

Aile yaşamından bahseder misin? Oğlunun geleceği için ne düşünüyorsun? Basketbol oynamasını ister misin?
Eren adında bir oğlumuz var. Onun geleceği konusu ise henüz kafamda planladığım bir şey değil. Şu an sadece iyi bir ilköğretim düşünüyorum. Basketbol oynamasını da çok isterim. Ancak biraz da yetenek olması gerek tabii. Umarım o da olur. Ayrıca Motor sporları ile ilgilenmesini de isterim. 5-6 yaşlarına geldiğinde onu go-kart pistine götüreceğim. Bakalım ilgisini çekecek mi? Şu an arabaları ilgisi çok fazla ama her erkek çocuk bu yaşlarda arabadan başka bir şey bilmiyor malum. İleriki yıllarda göreceğiz gelişimini. İlgiyle takip ediyorum
Ve Galatasaray… Galatasaray sana ne anlam ifade ediyor?
Galatasaray’ın benim için tadı başka. Maçlarını izlemek çok keyif veriyor bana. Aşırı fanatik olduğumu düşünmüyorum ama maçları hazırlık maçı da olsa kaçırmamaya özen gösteriyorum. Takımın bu seneki performansını da yine “takım olmak” felsefesine bağlı olarak artarak devam edeceğini ve sene sonunda bireysel yeteneklerin değil takım olabilenlerin şampiyon olacağı tezini Galatasaray’ın doğrulayacağını düşünüyorum.
Takımımızın başarılı oyun kurucularından Murat’a bu samimi paylaşımları için teşekkür ediyor, işinde ve özel hayatında başarılarının devam etmesini diliyoruz.
Tüm Röportajlar