Harun Yorulmazlar basketbol sevgisini anlatıyor
Bu röportajımızı, çalışkanlığı ve efendi kişiliği ile herkes tarafından sevilen, YKSK çatısı altındaki Basketbol Takımımızın başarılı oyuncusu Harun Yorulmazlar ile gerçekleştiriyoruz.
Merhaba Harun, öncelikle bize biraz kendinden bahseder misin?
Merhaba. 1982 İstanbul doğumluyum. Babam Beykoz-Çubuklu annem ise Üsküdar-Çengelköy semtinde doğmuş ve büyümüşler. İlkokul eğitimimi tamamlayana kadar Beykoz-un Paşabahçe semtinde yaşadık, sonrasında ise Erenköy-deki evimize taşındık. Benden 2,5 yaş küçük bir kız kardeşim var.Lise eğitimimi Fenerbahçe Lisesinde (Y.D.A) tamamladım, lise hayatım boyunca başarılı bir öğrenci idi. En büyük motivasyon kaynağım ise basketbol idi. Her gün ilk 5 dersten sonra 1 saat öğle arası oluyordu. Bu 1 saat boyunca arkadaşlar ile ayağımızdaki kösele ayakkabıya, üzerimizdeki takım elbiseye aldırmadan basketbol maçları yapardık. Çok zevk alırdık gerçekten. Üniversite Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesinde aldım. Yıldız’da okul hayatı çok keyifli idi gerçekten, o günlerde arkadaşlar ile geç saatlere kadar üniversite kampusünde sohbet etmekten yorulmazdık, ne çok konu varmış diyorum bugün düşündüğümde. Ayrıca üniversite hayatım boyunca kısa bir süre de modellik yaptım. Yıldız Teknik Üniversitesi-nden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi (ING) İktisat bölümünde Yüksek Lisans eğitimine başladım. Bölümde ilk sene başarılı bir performans göstererek ikinci sene İtalya’nın Bologna Üniversitesine değişim öğrencisi olarak gittim. Burada eğitimimi tamamladım ve 2007 yılı sonunda tez çalışmamı savunarak mezun oldum. 2008 yılı başından beri ise Yapı Kredi Bankası Piyasa Riski Yönetimi bölümünde görev yapmaktayım.
Basketbol sevgisi sende nasıl başladı? Basketbol geçmişinden bahseder misin?
Erenköy-deki evimizin sokağında bir basketbol sahası vardı. İyi oyuncular gelirdi oraya, ben de 11-12 yaşlarımda, boş zamanlarımda oraya gider, oradaki kıran kırana maçları seyrederdim. Saha boş olduğu zamanlarda ise içeri girer ve onlardan gördüğüm hareketleri yapmaya çalışırdım. Bir gün, takımların birinde bir oyuncu eksik kaldı. Ben de o sırada kenarda oturuyordum, beni çağırdılar, bana "sen de oynar mısın genç?" dediler. Ben de hızla koşarak aralarına katıldım. Unutulmaz bir gündü benim için.
Ortaokulun 2. sınıfını tamamladığım yılın yazında dayım beni Efes Pilsen-in Kadıköy Moda-daki Yaz Okulu’na kaydettirdi. Hafta içi 3 gün oraya gidiyor ve temel basketbol hareketlerini, Efes Pilsen Spor Kulübü’nün temellerinin atıldığı Moda-da ki bu sahada öğreniyordum. Okul bittikten sonra bir seçme yaptılar, başarılı bulundum ve Merter-de, Türkiye genelinde yapılacak diğer seçmeye davet edildim. 1 hafta sonra Merter-de yapılan seçmede de başarılı oldum ve Efes Pilsen küçük takımı ile antrenmanlara başladım. Burası bana basketbol açısından ciddi derecede ufuk katan bir yer oldu. Antrenmanlarımız öncesinde Conrad Mcrae, Peter Naumoski, Ufuk Sarıca gibi dönemin yıldız oyuncularını seyrediyor, onların kendi aralarındaki konuşmalarını gözlemliyordum. Fakat malum Erenköy-Merter arası yol trafiği beni oldukça yoruyordu.
Bu sebepten dolayı bir kaç ay sonra Netaş Spor Kulübü’ne geçtim. Burada bir süre yıldız takımda oynadım. 1997 yılında kulübün A takımının 2. lige düşmesi ile şirket basketbol şubesini kapatma kararı aldı. Ben de Marmara Koleji-ne geçerek basketbol hayatımı orada sürdürdüm. Burada A takıma yükselene kadar basketbol oynadım. Üniversite sınavı sürecinde ise bir karar vermek zorunda idim. Ya profesyonel olarak basketbol oynayacak ya da üniversiteye devam edecektim. Maalesef o günün koşulları her iki kulvarda da tam layıkı ile başarılı olma imkânı tanımıyordu. Ben üniversite okumayı tercih ettim ve basketbol kariyerimi bıraktım. O dönem gerçekten zor bir dönemdi, kimi zaman o günlere geri dönmek istediğim oluyor.

İtalya’da bulunduğun süre içerisinde basketbolu bırakamadığını biliyoruz. Bahseder misin?
Evet, daha önce Yüksek Lisansımın bir senelik bölümünü İtalya-da geçirdiğimden bahsetmiştim. İtalya-da Rimini şehrinde bulundum. Burada İtalyan ev arkadaşım, bir arkadaşının basketbolcu olduğundan bahsetti, ben de onunla tanışmak istedim. Sonra bu arkadaş beni kendi takımı ile antrenmana çıkmaya davet etti. Antrenmanda oyunculuğumu beğendiler ve takıma davet ettiler. Takımın adı "Dream Team" idi. Takım Promazione diye anılan bizdeki Bölgesel Lig ile kıyaslanabilecek bir ligde mücadele ediyordu. Sonrasında “Victoria Basket” adında diğer bir takıma geçtim. 4,5 ay kadar da bu takımda oynayarak sezonu tamamladım. Bu takımlarda yabancı bir oyuncu olarak oynamak çok önemli bir tecrübeydi benim için. Bulunduğunuz ortamda ulusunuzu temsil etmenin gururunu yaşıyorsunuz. Bir defasında hiç unutamıyorum: çok başarılı bir maç çıkarmış, takım adeta benim oyunum ile maçı kazanmıştı. Maç sonrası soyunma odasına girdiğimde bütün takım arkadaşlarım beni alkışlıyordu. Hepsi bana "Grande Turco" diyorlardı. Bu hayatımda hiç bir zaman unutamayacağım bir andır.
Müsabakalara nasıl hazırlanıyorsun? Özel bir hazırlığın var mı? Nelere dikkat edersin?
Çok ciddi özel bir hazırlığım olduğu söylenemez. Maçtan 3 saat önce beslenmeyi keserim. Maç günü çok yorucu fiziksel aktivitelerden kaçarım. Maç konsantrasyonum soyunma odasına girdiğim andan itibaren başlar.
Yapı Kredi Spor Kulübü çatısı altında faaliyet gösteren Basketbol Takımı bu sene Business League ve Koç Olimpiyatları’na katılıyor. Sence takım olarak başarılı olabilecek miyiz?
Takım olarak tecrübeli arkadaşlarımızın sayısı oldukça fazla. Tüpraş, Opet gibi ligin diğer güçlü takımları ile karşılaştırdığımızda kondisyon eksiğimiz olduğumuz gözleniyor. Takım oyuncuları olarak kısa süredir birlikte antrenman ve maçlar yapıyoruz. Daha çok oynadıkça takım kurgusu oturacaktır. Kadromuzda iyi oyuncular mevcut, oyun içerisinde istediğimiz zaman sertlik dozajını arttırabiliyoruz, takımca maçın sonuna kadar mücadeleyi bırakmayan bir yapımız var. Kondisyon eksiğimizi giderdiğimizde ligi ilk 4 içerisinde bitirebileceğimizi düşünüyorum.
Bu sezon Basketbol Takımımız için neler diyeceksin?
Takım içi arkadaşlık gerçekten çok kuvvetli. Antrenman ve maç esnasında oluşan hatalar karşısında oyuncu arkadaşlarımın yaklaşımı oldukça yapıcı bir yönde. Takım kadrosu da başarı potansiyeli mevcut oyunculardan oluşuyor.Antrenmanlara gelirken basketbol oynamanın vereceği zevkin yanı sıra takım arkadaşlarım ile geçireceğim zamanın keyfi de benim için ayrı bir motive unsuru oluşturuyor.
Türkiye’de ve yurtdışında örnek aldığın, beğendiğin basketbolcular var mı?
Takip ettiğim ve beğendiğim çok sayıda oyuncu var. Aklıma ilk anda gelen bazılarını sıralayayım; Lebron James-in o müthiş gücüne rağmen son derece yüksek seviyedeki çevikliği inanılmaz, Andrei Krilenko-nun çok yönlülüğünü ve oyun içi çalışkanlığını çok beğeniyorum. Dwight Howard gerçekten çok güçlü bir pivot, bu kadar atletik bir 5 numara seyretmek çok keyifli, Kobe Byrant-ın yenilgiyi hiç bir zaman kabullenmeyen yapısı çok etkileyici. Türk oyunculardan ise Ersan İlyasova, Ömer Aşık ve Tutku Açık son dönemde beğendiğim oyuncular arasında ilk aklıma gelen isimler.
Basketbol kariyerini profesyonel anlamda devam ettirebilme şansın olsaydı hangi takımda/ligde oynamak isterdin?
NBA-de oynamak isterdim. Ortaokul ve lise yıllarımda en büyük hayalimdi. Amerika’da basketbola ilgi üst düzeyde, dünyanın en iyi oyuncuları bu ligi tercih ediyor, bu da oyuncunun kendisini geliştirmesi için iyi bir fırsat yaratıyor. Burada da tempolu oynayan, çok yönlü oyuncuların yer aldığı Phoenix Suns gibi bir takımda yer almak isterdim.
Ne zamana kadar basketbol oynayacaksın?
Sağlığım izin verdiği sürece basketbol oynamak istiyorum. Basketbolun verdiği tadı aldıktan sonra doğa koşulları dışında başka bir engelin sizi basketboldan uzaklaştırması zor. En azından ben öyle düşünüyorum.
Risk Yönetimindeki görevinden bahseder misin? Neler yapıyorsunuz?
Ben Piyasa Riski bölümünde çalışıyorum. Bölümümüzde yapılan işler, bankamızın maruz kaldığı piyasa riskinin -yani kur, faiz ve likidite ve karşı taraf risklerinin tanımlanması, ölçülmesi, limitlendirilmesi ve raporlaması aktivitelerini içerir. Yaptığımız analizler ile hazine bölümünde pozisyon alan arkadaşları yönlendiriyor ve limitlendiriyoruz. Bu süreçte gerekli olan Piyasa Riski politikalarını belirliyoruz. Bankamızın hazine portföyünün alım-satım aktivitesine konu olan menkul değerler ve döviz pozisyonunu finansal açıdan değerlendiriyor, piyasadaki fiyat ve kur değişmeleri neticesindeki değer değişimlerini izliyoruz. Oluşturduğumuz günlük bazda raporlar ile bunu ilgili birimler ile paylaşıyoruz. Banka bilançosunun faiz hassasiyetini ölçüyor, faiz oranlarının artış ve azalışları karşısında banka bilanço aktif ve pasif yapısının nasıl etkilenebileceğini gözlemliyoruz. Bankanın likidite riskini günlük bazda takip ediyoruz. Banka bilançosundaki aktif ve pasif kalemler arasındaki tutarlılığı ölçüyor ve ilgili durumun yasal otoritelerin koyduğu kurallar çerçevesinde olup olmadığını gözlemliyoruz.
Bu yoğun tempodan fırsat buldukça vaktini nasıl değerlendiriyorsun?
Spor yapmak hafta içerisinde ciddi zaman ayırdığım bir hobim, basketbol dışında haftada bir gün bankadaki arkadaşlarım ile futbol oynuyorum. Haftada bir defa da spor salonuna giderek fitness yapmaya çalışıyorum. Kitap okumak diğer sevdiğim bir hobi. Kitap okurken adeta yoğun iş temposundan sıyrılıyor ve rahatladığımı hissediyorum. Özellikle tarihi ve bilimsel öğeleri barındıran kitapları okumaktan keyif alıyorum. Şu an da Dan Brown’ın “Melekler ve Şeytanlar” kitabını okumaktayım.
Eğlence anlayışın nedir?
Sosyal ortamları severim. Önceliği çevremdeki arkadaşlarım oluşturur. Kimi zaman onlarla beraber evde tabu oynarken, kimi zaman bir sinema filmini seyrederken, kimi zaman da bir konserde dans ederken eğlenebiliyorum. Sevdiğim arkadaşlarımla beraber olmak beni eğlendiren bir unsur.
Aile yaşamından bahseder misin?
6 ay kadar önce evlendim. Gerçekten farklı bir dünya, insanın birçok alışkanlığı değişiyor. Özellikle benim gibi tüm hayatını ailesi ile aynı evde yaşayarak geçirmiş bir insan için adapte olmak zaman alabiliyor. Eşim evde zaman geçirmesini çok seviyor. Ev işlerini genellikle beraber paylaşarak yapıyoruz. Bunu yaparken bazen eğleniyor, bazen de didişiyoruz. Beraber film seyretmeyi seviyoruz.
Daha nice seneler Yapı Kredi Spor Kulübü’nde görev almasını ümit ettiğimiz Harun’a sorularımıza verdiği samimi yanıtlar için teşekkür ediyor, özel hayatında, iş ve spor yaşamında başarılar diliyoruz.
Tüm Röportajlar