Yazarlar Bora Büke

Bora BÜKE’nin kaleminden...

Noktalı virgül...


Foto Galeri /

Telaşlı bir şekilde beni aramıştı bir gün. Vaktiyle değer verdiğim, ama sonrasında, yılların gittikçe kabaran köpüğü içinde yitip giden dostlarımdandı.Yakın bir arkadaşının telefonuna oldukça kısa bir mesaj gönderilmişti. Sadece noktalı virgülden (;) ibaret olan tek bir noktalama işaretiymiş o kısa mesaj. Mesajı gönderense, mesajı alanla ilişki yaşayan biriymiş.

Fakat son zamanlarda araları oldukça limoni bir renge bürünmüş. Mesajı alan telefonunun ekranında sadece o işareti görünce panikleyivermiş birden. Onun ne anlama geldiğini çözememiş bir türlü. Arayıp, anlamını sormaya da cesaret edememiş. O arkadaşını, arkadaşı da beni aramış; Türkçe ve imla kuralları konusundaki hassasiyetimi bildiğinden...

Dilimin döndüğünce anlatmaya ve yorumlamaya çalışmıştım o kısa mesajın ne anlama gelebileceğini...

Noktalı virgül; yazılı anlatımda değişik amaçlarla kullanılan  ve oldukça da yararlı bir noktalama işaretidir aslında... Örneğin, öğeleri arasına virgül konmuş olan sıralı tümceleri, noktalı virgül ile ayırırsınız.

Anlamca birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan tümceler arasına da koyabilirsiniz noktalı virgülü... Onu; ama, yoksa, çünkü gibi bağlaçlarla bağlanabilen ve aralarında ilgi olan tümceler arasına da yerleştirebilirsiniz...

Kısaca, pek çok yerde kullanabilirsiniz o noktalama işaretini... Yukarıda ifade edilenler, yazıya birazcık merakı olan bir insanın, noktalı virgül dendiğinde aklına birbiri ardı sıra geliveren bir kurallar silsilesi....

Bununla birlikte, dostumun arkadaşının telefonuna  düşen noktalı virgül işaretinin bu tarz bilimselliklerle ilgili olduğunu da pek tahmin etmiyordum. Fikrimce, ilişkiye kısa bir mola talebi anlamına geliyordu o kısa mesaj... O moladan sonra o ilişkinin yeniden başlama olasılığı da bir hayli yüksekti açıkçası...

Çünkü, başlayan bir cümlede (ilişkide), eğer noktalı virgül konmuş ise, henüz nokta konmadığından, o cümle (ilişki) kaldığı yerden mutlaka tekrardan başlar. Arada kısacık bir bekleme müddeti olur yalnızca...

Ama şu da bir gerçektir ki, noktalı virgülden sonra gelen tümceler, hiçbir zaman için büyük harfle başlamazlar. Küçülmüş yüreklere ve bu küçülmüş yüreklerin ürettiği küçülmüş heyecanlara, küçülmüş tutkulara ve küçülmüş sevgilere tutsak bir şekilde, o cümlenin (ilişkinin) sonuna er ya da geç yerleştirilecek bir nokta işaretinin zalimce konulmasını bekleyerek, tıpkı minik bir serçe gibi ürkek bir şekilde sürdürürler yaşamlarını...

Öylesi ilişkilerde, zaten o nokta işareti de pek fazla bekletmez tarafları... Sabırsızdır... Çok geçmeden tıklatıverir kapıyı... Ve perde, iniverir!

İşte o bir tek noktalama işareti, yaşanan o ilişki bağlamında bana bunları düşündürtmüştü. Ama sanırım mesajı atan o kişinin bu anlattıklarımla pek de ilgisi yoktu galiba...

Nitekim, dostum hemen ertesi gün beni yine aramış ve noktalı virgülden ibaret o kısa mesajın meğer yanlışlıkla gönderildiğini söylemişti kahkahalar atarak... Ortalık yatışmış, panik bitmişti.

Yine de, o mesajın yanlışlıkla gönderilmiş ve paniğin bitmiş olması, düşündüklerimin ve dostuma anlattıklarımın hatalı şeyler olduğunu göstermiyordu.

Kainatta var olan canlı veya cansız hemen her varlığın, yaşama yansıyan izdüşümleri olduğuna inananlardansanız, hayatın anlaşılması ve algılanması anlamında, dilimizin yazılı kullanımında bizlerin yardımcısı olan noktalama işaretlerinin dahi bu çerçevede bir misyonu olduğunu düşünürsünüz.

Yazılı anlatımda dili dil yapan özelliklerin en başında gelir o noktalama işaretleri... Hatta diyebiliriz ki, insanı insan yapan özelliklerden biri görgü kuralları ise, dili dil yapan özelliklerden belki de en önemlilerinden biri de imla kurallarıdır. O imla kurallarının ana omurgalarından birini de noktalama işaretleri oluşturur.

Peki, gerek işimizin gereği olarak yaptığımız rutin yazışmalarda ve gerekse özel hayatımızda şu ya da bu nedenle kaleme aldığımız günlük yazılarda bu omurgaya ne kadar sahip çıkıyoruz dersiniz?

Muhtemelen kimimiz işimizin yoğunluğunu bahane ederek, istese de bu konuya gereken özeni gösteremediğini söyleyecektir yüksek sesle... İçinden de, "aman, alt tarafı bir noktalama işareti zaten, doğru ve yerinde kullanmasam da olur... " diyecektir.

Ola ki bu tarz bir düşünce dünyasına yelken açmış isek, askeri becerisi ve uygulamış olduğu stratejilerle tarihe büyük bir kumandan olarak geçen 12 ve 13. yüzyıllarda yaşamış Büyük Moğol İmparatoru Cengiz Han’ın söylediği iddia edilen şu enfes sözleri hatırlamakta fayda var:

" Bir çivi kayboldu diye bir nal kayboldu; bir nal kayboldu diye bir at kayboldu; bir at kayboldu diye bir atlı kayboldu; bir atlı kayboldu diye bir haber kayboldu; bir haber kayboldu diye bir savaş kaybedildi."

Noktalı virgül veya benzeri küçük bir imla kuralını göz ardı ettik diye, belki, Cengiz Han’ın ifade ettiği tarzda büyük savaşlar kaybetmeyecek olsak da, dilin elastiki yapısını da dikkate alıp, kullanılması gerekip de kullanılmayan ya da yanlış yerde kullanılan noktalama işaretlerinin anlam kargaşasına yol açabileceğini öngörerek, özensiz bir şekilde çala kalem karalanmış ve göze dahi hoş görünmeyen imzamızı taşıyan metinlerin, yazılarımızı okuyanlar nezdinde, itibarımızı, tamamen kaybettirmeseler de, en azından zedeleyebileceğini unutmamak gerekiyor.


Bora BÜKE
Yapı Kredi Spor Kulübü Derneği
Sosyal Aktiviteler Şube Sorumlusu ve Web Sitesi Editörü

Yazarı Tanıyalım Yazarın Tüm Yazıları Yazarın E-posta Adresi